Probiyotiklerin Bağışıklık Sistemi Üzerine Faydaları
Günümüzde beslenme ve bağışıklık sistemi denilince akla ilk gelen ve uzmanlar tarafından sıklıkla önerilen Probiyotik&Prebiyotik takviyelerin doğru miktarlarda alındığında sağlığa olumlu yönde birçok katkısı var. Probiyotik kelimesi Yunanca bir terim olup ”pro” ve ”bios” terimlerin türetilmiştir ve ”yaşam için” anlamına gelmektedir.2002 yılında Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından, ‘’Vücuda yeterli miktarda alındıklarında, insan sağlığı üzerinde olumlu etkiler gösteren canlı mikroorganizmalar’’ tanımını almıştır. Geçmişten günümüze kadar uzanan besinlerin fermente edilerek uzun süre saklanabilmesine dayanan geleneklerimiz; günümüzde hala geçerliliğini korumakta ve birçok gıdanın hazırlanma aşamalarında kullanılarak raf ömrünü uzatma olanağını sağlamaktadır. Hatta günümüzde probiyotik kaynağı olarak düşünüldüğünde ilk aklımıza gelen besinlerden biri olan ‘yoğurt’ kelimesi orta asya kültüründen gelmekte Türkçe bir kelime olup ‘yoğunlaştırma’ anlamına gelmektedir.
Ross ve ark.’nın fagosit teorisi ile 1903 yılında nobel ödülü alan Rus biyolog Elie Metchnikoff, laktik asit bakterilerinin ömrü uzattıkları teorisini günlük diyetlerinin düzenli bir parçası olarak Lactobasillus içeren yoğurt yiyen Bulgar köylülerin fark edilir derecede uzun ömürlü olmalarına dayandırmıştır.
Peki Sağlığımız Üzerine Sayısız Yararı Olan Bu Mikroorganizmalarla İlk Olarak Ne Zaman Tanışıyoruz?
Erişkin insan kolon mikrobiyotasında yaklaşık 500 tür bakteri lokalizedir. Anne karnında ve doğumda steril olan gastrointestinal sistem (GİS); vajinal doğum esnasında annenin vajinal florasında bulunan ve doğumdan sonra anne sütü alımı ile; bebek annede bulunan tüm bakterilerle tanışmış oluyor. Doğal olarak bu basamakların sağlanamadığı durumlar (sezeryan doğum ve/veya anne sütü alamama) kısa sürede alerjik ve inflamatuvar hastalıklara sebebiyet vermekte ve bebeğin sağlıklı gelişimine engel olmaktadır. Anne florası başlangıç kolonizasyonda önemli bir yer tutar ve ağırlıklı olarak yararlı bakteri olarak tanımlanan Bifidobakteriler bulunmaktadır.
Probiyotiklerin Besinsel Kaynağı: Prebiyotikler
Anne bebeğini doğumdan sonra ilk 24 saat içerisinde emzirdiğinde anne sütünde yüksek miktarlarda bulunan galacto-oligosakkarit yapısındaki karbonhidratlar (prebiyotikler) kolondaki bu bakteriler tarafından parçalanır, yani fermente edilir. Fermentasyonla açığa çıkan kısa zincirli yağ asitlerinden gelen enerji ile başta bifidobakter ve laktobacillus grubu bakteriler hızla çoğalmaya başlarlar. İlk haftanın sonunda bifidobakteriler floranın %70-80’ine egemen olurlar ve böylece erişkin florasına yakın stabil bir hal alır. Tamamlayıcı beslenmeye geçişle besinsel kaynaklarla prebiyotik alımı devam etmektedir. Prebiyotiklerin besinsel kaynakları Laktobasiller, Bifidobakteriler, Enterokoklar ve Streptokokların kullanıldığı fermente yoğurtlar, peynir, kımız, kefir turşu, ekmek, bira ve şaraptır.
Peynir, yogurt ve kefir insanların yüzyıllardır kullandığı fermente süt ürünleridir. Fermentasyonla oluşan organik asitler (laktik asit,asetik asit, formik asit, propionik asit), etanol, bakteriosin gibi enzimatik reaksiyonlarda inhibitör görev yapan kimyasallar bozulmayı geziktirir ve dayanıklılığı artırır.
Probiyotik ve Prebiyotiklerin Bağışıklık Sistemi Üzerine Yararlı Etkileri Nelerdir?
1)Bağışıklık sistemi regülasyonu ve antikor üretimi üzerinde olumlu etkileri vardır
2)Barsak lümenindeki dışarıdan gelen bakteri veya besinlere karşı oluşturulmuş mukozal tabaka engelinde; mukoza hücreleri, mikroflora ve mukus ile birlikte oluşturulur. Bu mukozal tabaka immünolojik veya patojenik potansiyeli olan faktörlere karşı en önemli ve güçlü savunma alanlarından birini bağışıklık sisteminin karmaşık immün düzenleyici savunma sistemi olarak kabul edilmiştir.
3)Bağışıklık sistemi ve epitelyum gelişimini kontrol altında tutar ile kanserden koruyucu etkileri vardır.
4)Gastrointestinal sistem patojenlerinden ve bunların toksinlerinden korunma sağlar.
5)Oluşan kısa zincirli yağ asitleri enerji kaynağı olma yanında; su, kalsiyum, magnezyum, demir emilimini arttır. Barsak epitelini uyararak epitelin ve flora bakterilerinin gelişimini kontrol altında tutar.
6)Birçok vitaminin (özellikle K2 vitamini) üretimini ve emilimini destekler.
7)Kan lipid düzeyini kontrol altında tutarak kalp damara sağlığının korunmasına yardımcı olur.
8)Fonksiyonel ve inflamatuvar bağırsak hastalıklarında tedavide destek olarak kullanıldığında olumlu etkileri olabilmektedir.
Diyetisyen Berfin Kırmızı’dan Probiyotik Bowl Tarifi
Ara öğünlerinizde veya kahvaltılarınızda keyifle tüketeceğiniz probiyotik içeriği yüksek Probiyotik Bowl için malzemler:

-4 tepeleme yemek kaşığı (150 yoğurt) süzme yoğurt
-2 yemek kaşığı yulaf
Üzeri için:
-1 yemek kaşığı yaban mersini
-1 küçük boy muz
-1 tatlı kaşığı chia tohumu
Hazırlanışı:
Süzme yoğurdu blenderın içine atın ve yaban mersini ve 1 küçük boy muzun yarısını ekleyin. Malzemelerin iyice karıştığından emin olduktan sonra üzerine yulaf, chia tohumu, dilimlenmiş muz ve dilerseniz kalan yaban mersinlerini sunum için ekleyebilirsiniz.
”ÖZETLE; Probiyotik takviyeler sağlıklı bir bağırsak florasının sağlanması, normal sınırlar içinde tutulması sağlıklı bir yaşam
için olmazsa olmazlarındandır. Probiyotiklerin, immün sistem baskılanması olanlar veya ağır sepsis durumları dışında kullanımında bir sakınca tespit edilmemiştir . Bu bağlamda, gastrointestinal sistem ve/veya bağışıklık sisteminin disfonksiyonu ile seyreden birçok akut ve kronik hastalıkta ; immünolojik veya patojenik risklere karşı güçlü savunma bariyeri oluşturarak bağışıklık sisteminin düzenlemesinde ve sağlılığının korunmasında en etkin takviye yöntemlerinden biri olduğu kabul görmüştür.”