Partner Şiddeti Nedir? İnsan Üzerine Etkileri Nelerdir?
Şiddet Nedir?
Şiddet önemli evrensel bir problem olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre şiddet; fiziksel baskı ya da gücün amaçlı bir şekilde, tehdit ederek ya da uygulayarak, bir bireye ya da topluluğa yönelik, yaralama, psikolojik olarak olumsuz etkiler, gelişimsel problemler veya kayıplara neden olacak şekilde kullanılmasıdır. Genel olarak en çok rastlanan
Kadına ve çocuklara yönelik, eş veya partner tarafından cinsiyet fark etmeksizin uygulanan şiddettir. Yapılan son araştırmalar kadına yönelik şiddet, eş partner şiddeti olarak tanımlanmaktadır. Şiddet ;
- Fiziksel,
- Ekonomik,
- Psikolojik
- Cinsel olmak üzere dört bölüme ayrılmıştır.
1- Fiziksel şiddet, kişiyi yumruklama, tokat atma, vurma, itip kakma, ısırma gibi kişinin fiziksel bütünlüğünü tehdit edebilecek hareketlerdir.
2- Ekonomik şiddet ise eve para bırakmama, ekonomik özgürlüğünü kısıtlama, harcanan paranın sürekli hesabının sorgulanması gibi kişide aşağılayıcı durumlar ortaya çıkartmaktadır.
3- Psikolojik şiddeti ortaya koyma biçimleri ise kızmak, baskı uygulamak, küsmek, yalan söylemek, güvensizlik, kıskançlık, kendisine zarar vereceğine dair söylemler şeklindedir.
4- Cinsel şiddet, cinsel ilişkiye zorlama, istemediği cinsel davranışlara zorlama, taciz etme, cinsel ilişki sırasında güç kullanma olarak ortaya çıkar.

Partner Kimdir?
Partner birlikte dans edilen kimse, dans eşi olarak sözlükte yer almaktadır. Ancak günümüzde ise ikili ilişkilerde sık sık kullanılan bir terimdir. Partner eş şiddeti konusu günümüzde çok fazla ön plana çıkmaktadır. Partner eş şiddeti, duygusal eş ilişkisindeki kişilerden birinin, karşısında bulunan kişiye zarar verme biçimi olarak tanımlanmaktadır. Partnerler arasındaki şiddet sözlü, nişanlı, evli, yeni tanışmış olan, aynı evi paylaşan, ilişkisi bitmiş olan, boşanmış, homoseksüel ya da heteroseksüel cinsel yönelime sahip çiftler arasında gerçekleşebilmektedir. Partner eş şiddeti durumunun öncellikli özelliklerinden bir tanesi nesilden nesile aktarılıyor oluşudur. Sadece şiddet davranışına maruz kalan kişi değil bunların yanı sıra olaya şahit olan bireylerin psikolojik durumları, en çokta çocukların psikososyal gelişimleri olumsuz şekilde zarar görebilmektedir. Eş şiddetinin diğer bir özelliği ise şiddet davranışının kısır bir döngü içerisinde devam etmesidir. Lenore Walker’a göre partnerler arasındaki şiddet döngüsünün bazı aşamaları vardır. Bunlar; gerginlik dönemi, patlama dönemi, balayı dönemi (barışma) ve sakinlik dönemi olmak üzere dört aşamaya ayrılmıştır. İlk aşama yani gerginlik döneminde, şiddet davranışını gerçekleştiren birey tarafından farklı problemler sorun haline getirilerek gerginlik ortaya çıkartılır. Şiddeti uygulayan bireyin hareketleri kontrol altına alınmaya çalışılır. Mağdur olan kişi bu durum karşısında kendini endişeli hisseder, sözleri ve davranışları konusunda dikkatli olmak için çaba gösterir. Bir sonraki aşama ise patlama dönemidir. Şiddet davranışını uygulayan birey karşısındaki kişiye fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü ya da ekonomik yollarla saldırıda bulunur. Karşıdaki kişi ise kendisini aciz ve aşağılanmış hisseder. Üçüncü aşama yani balayı dönemi ise barışma dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bireyler arasında daha olumlu bir tavır sergilenmeye çalışılır. Şiddet uygulayan kişi pişman olup özür dilerken, mağdur olan kişi tarafından da olumlu bir karşılık alır. Döngüdeki son dönem ise sakinlik dönemidir. Bu dönemde şiddet gösteren birey sergilediği davranışlar için bahaneler üretir. Mağdur da bu durum karşısında onun bahanelerini anlamaya çalışır ve olan durumlar için kendisini sorumlu hisseder.

Flört Şiddeti Nedir?
Flört şiddeti ”flört ilişkisinde partnere karşı zarar verici veya acı çektirici fiziksel ya da psikolojik zorlama ve tehdit etme durumlarını kapsayan jest ve mimik gibi davranışların tümü” olarak tanımı yapılmaktadır. Eşler arasında baskın olan kişinin diğer kişiye karşı şiddet uygulayarak egemenlik kurma durumu olarak da adlandırılabilir. Flört şiddetini uygulama çeşitlerinin ise fiziksel, psikolojik, cinsel, sosyal, dijital ve ısrarlı takip gibi farklı türleri bulunmaktadır. Tüm bunların yanı sıra kısa ve uzun dönem açısından bakıldığında partnerler üzerinde çeşitli sağlık etkileri görülmektedir. Bu durum dünyada çok fazla rastlanan bir olgu olmasına rağmen ülkemizde bu konuya dair sınırlı çalışma bulunması nedeniyle flört şiddeti ayrı bir başlık olarak incelenmektedir. Flört şiddeti ile baş etmede en önemli amaç ise flört şiddetine dair önlem almak olmalıdır. Diğer ülkelerden farklı olarak ülkemize yönelik risk faktörleri belirlenmeli ve bunlarla ilişkili olarak önleme çalışmaları devam ettirilmelidir.
Partner Eş Şiddetinin Psikolojik Etkileri
Adölesan dönem yani ergenlik dönemi, psikolojik açıdan hassas bir dönem olup, tecrübesizlik sebebi ile şiddet davranışından daha fazla zarar görülen bir süreçtir.
- Psikolojik sağlık sorunları olarak riskli cinsel birliktelikler,
- Madde ve alkol kullanımı,
- Anti sosyal kişilik, ve en önemlisi çocukluk döneminde şiddet görme ya da şiddet davranışına şahit olma önemli risk faktörleri arasında görülmektedir.
Sosyal ilişkilerde azalma, davranış sorunları, problem çözme becerileri ve iletişim kurma becerisinin azalmış olması kişinin şiddet davranışına yönelmesini sağlayan durumlardan bazılarıdır. Ekonomik ve sosyokültürel açıdan ele alındığı zaman, sosyoekonomik durumun düşük olması, kişinin kırsal bölgede yaşıyor olması kişinin kendi özelliklerinden ayrı olarak flört şiddeti uygulama faktörlerindendir. Flört şiddetinin sebepleri arasında ön plana çıkan diğer bir konu ise toplumsal cinsiyet rolleri olarak ele alınmaktadır. Toplumsal cinsiyet kavramı kadın ve erkeğin sosyal olarak belirlenen toplumsal rolleri ve sorumlulukları ifade eder. Bu durum kültürden kültüre bir çok açıdan çeşitlilik göstermektedir. Kadının varlığına ve yaşamına, kültürel açıdan daha az önem verilen, erkeğin varlığının kadından daha önemli görüldüğü kültürlerde; bu durum görülen şiddet davranışının kadın tarafından olağan karşılanmasına ve normal bir durum gibi kabul edilmesine sebep olmaktadır. Yazımı sonlandırmadan önce Mustafa Kemal Atatürk’ün sözünü hatırlatmak isterim. ‘Ey kahraman Türk kadını sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.’